25 Mayıs tarihi, bütün dünyada etik günü olarak kutlanmaktadır. Bizim kültürümüze kavram olarak farklı olan bu terim, son yıllarda ülkemizde de önem kazanmıştır. Bu günün ne anlama geldiğini ve niçin kutlandığını bilmek için öncelikle kısa bir sözlük çalışması yapmak yararlı olacaktır.
‘Etik’ Yunanca ethos yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Yunanca kullanımı ‘Etika’dır. Felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışla doğruyu ayırt edebilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle, kendine ait kuralları olsa bile, halen tartışılarak gelişen bir daldır.
Bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorun toplumsal yaşantımızdaki gelişmelerin ve yeniliklerin toplumun geneli için geçerli olacak değer yargılarını oluşturamamış olmasıdır. Biz, cumhuriyetle kazandığımız Atatürk devrimlerinin, yaşamımıza soktuğu değer yargılarına güveniyoruz ve geçerliliğini koruduğuna inanıyoruz. Evrensel düzeyde geçerli olan Atatürk ilke ve devrimlerini teknolojik gelişmelerin günümüzde yaşattığı toplumsal dönüşümler bile eskitememektedir.
İnsanoğlu var olduğundan bu yana ahlâklı olma kaygısını içinde taşımıştır. İyi ve kötü olanı anlamak için kendi kendisine bunların ne olduğu sorusunu sormuştur. İşte bu aşamada ahlâkilik problemi ile karşılaşmıştır. Çevresinde gördüğü insanların ve etrafındaki nesnelerin bir takım değerlerle anlam taşıdığını görmüştür. Bu değerler de o insanın ahlâkî yapısını belirlemiştir. Değerlere dikkat edilmediğinde farklı hareketlerle karşılaşıldığı zaman neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda ikilemler içerisine girilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu ikilemlerin doğal sonucu olarak da doğru ve iyi olana dair çeşitli düşünceler ileri sürülmüştür.
“Doğru”nun ve “iyi”nin ne olduğuna ait bilgiler insanlığın ilk kültürel verilerine kadar götürülebilir. Kabartma resimler destanlar ve yazılı eserlerde buna dair motifler vardır.”İyi”nin “ne” olduğu üzerinde durarak diğer insanlara örnek olan en önemli kişiler hiç kuşkusuz filozoflar ve peygamberlerdir.
Filozoflar felsefenin yapısı gereği “iyi”nin “ne” olduğunu tartışmışlar fakat somut davranış biçimleri vermekten kaçınmışlardır. Peygamberler ise iyinin ne olduğu üzerinde durarak insanlara örnek olmuşlardır. Peygamberler bu görevlerini vahiy yoluyla yerine getirmişlerdir. Hz. Muhammed ; “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”demiştir.
KAMU GÖREVLİLERİ ETİK SÖZLEŞMESİ
Kamu hizmetinin her türlü özel çıkarın üzerinde olduğu ve kamu görevlisinin halkın hizmetinde bulunduğu bilinç ve anlayışıyla;
Halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamak, hizmet kalitesini yükseltmek ve toplumun memnuniyetini artırmak için çalışmayı,
Görevimi insan haklarına saygı, saydamlık, katılımcılık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu haklarını gözetme ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda yerine getirmeyi,
Dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, yaş, bedensel engelli ve cinsiyet ayrımı yapmadan, fırsat eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalara meydan vermeden tarafsızlık içerisinde hizmet gereklerine uygun davranmayı,
Görevimi, görevle ilişkisi bulunan hiçbir gerçek veya tüzel kişiden hediye almadan, maddi ve manevi fayda veya bu nitelikte herhangi bir çıkar sağlamadan, herhangi bir özel menfaat beklentisi içinde olmadan yerine getirmeyi,
* Kamu malları ve kaynaklarını kamusal amaçlar ve hizmet gerekleri dışında kullanmamayı ve kullandırmamayı, bu mal ve kaynaklan israf etmemeyi,
* Kişilerin dilekçe, bilgi edinme, şikayet ve dava açma haklarına saygılı davranmayı, hizmetten yararlananlara, çalışma arkadaşlarıma ve diğer muhataplarıma karşı ilgili, nazik, ölçülü ve saygılı hareket etmeyi,
*Kamu Görevlileri Etik Kurulunca hazırlanan yönetmeliklerle belirlenen etik davranış ilke ve değerlerine bağlı olarak görev yapmayı ve hizmet sunmayı taahhüt ederim.
Yakın gelecekte başta kamu görevlileri olmak üzere tüm toplumun etik ilkelere uyması sağlanacak, böylelikle toplumun huzur ve mutluluğu daha kısa sürede sağlanmış olacaktır.